
İngilizce, küresel iletişimin anahtarı ve öğrenmesi en keyifli dillerden biri. Ancak her yeni dil gibi, İngilizce öğrenirken de bazı engeller karşımıza çıkabiliyor. Özellikle anadilimiz Türkçe’nin gramer yapısı ve mantığı farklı olduğu için, bazı İngilizce kuralları bize kafa karıştırıcı gelebiliyor. “Acaba doğru tense’i mi kullandım?”, “‘Make’ mi demeliyim, ‘do’ mu?”, ya da “‘Say’ mi, ‘tell’ mi?” gibi sorular sıkça aklımızı kurcalıyor. Endişelenmeyin, yalnız değilsiniz! Bu yazımızda, İngilizce’de en sık yapılan hatalara odaklanacak, bu kafa karıştıran noktaları teker teker ele alacak ve doğru kullanımları örneklerle pekiştireceğiz.
Tense Hataları (Zaman Hataları)

Türkçede zaman kavramlarını ifade ediş biçimimizle İngilizcede bu durum bazen farklılık gösterebiliyor. Özellikle geçmiş zamanlar ve gelecek zaman kullanımları kafa karışıklığına yol açabilir.
Present Perfect Tense
Türkçede doğrudan bir karşılığı olmadığı için en çok zorlanılan tenslerden biridir. Genellikle ‘geçmişte oldu bitti’ sandığımız olayları, aslında bugüne bir etkisi varsa Present Perfect ile anlatmamız gerekir.
Hatalı Cümle: I went to London two times. (Londra’ya iki kez gittim.)
(Eğer hala yaşanıyorsa veya genel bir tecrübeyi belirtiyorsanız)
Doğru Cümle: I have been to London two times. (Londra’ya iki kez gittim/bulundum.)
Açıklama: Belirli bir zaman belirtmiyorsak ve deneyimden bahsediyorsak “have been” kullanılır.
Hatalı Cümle: I finished my homework. (Ödevimi bitirdim.)
(Eğer sonucu şimdi önemliyse, örneğin artık boş olduğunuzu belirtmek için)
Doğru Cümle: I have finished my homework. (Ödevimi bitirdim/Ödevim bitti.)
Açıklama: Eylem geçmişte tamamlandı ancak sonucu şu an önemlidir (örn: “Bu yüzden şimdi dışarı çıkabiliriz”).
Simple Past Tense
Belirli bir zaman diliminde geçmişte başlayıp biten eylemler için kullanılır. Genellikle “yesterday, last week, in 2020” gibi geçmiş zaman zarfları eşlik eder.
Hatalı Cümle: I have watched that movie last night. (O filmi dün akşam izledim.)
Doğru Cümle: I watched that movie last night. (O filmi dün akşam izledim.)
Açıklama: “Last night” gibi belirli bir zaman dilimi verildiğinde Simple Past kullanılır.
Future Tenses (Will vs. Be Going To)
İkisi de gelecekten bahsetse de, aralarında niyet ve planlama farkı vardır.
Hatalı Cümle: I am going to help you. (Telefon çaldığında, anlık karar.)
Doğru Cümle: I will help you. (Telefon çaldı, ben de anlık olarak ‘Yardım edeceğim’ dedim.)
Açıklama: “Will”, anlık kararlar, sözler veya tahminler için kullanılır.
Hatalı Cümle: I will visit my grandparents next weekend. (Önceden planlanmış bir ziyaret için.)
Doğru Cümle: I am going to visit my grandparents next weekend. (Önceden planlanmış bir ziyaret için.)
Açıklama: “Be going to”, önceden yapılmış planlar ve niyetler için kullanılır.
“Make” mi “Do” mu?

Türkçede ikisi de sıklıkla “yapmak” olarak çevrildiği için büyük bir kafa karışıklığı kaynağıdır. Temel fark şudur:
Do: Bir aktiviteyi, görevi veya işi yerine getirmek, icra etmek, tamamlamak için kullanılır. Genellikle somut bir ürün ortaya çıkmaz.
Make: Yeni bir şey yaratmak, üretmek, inşa etmek veya bir şeye sebep olmak için kullanılır. Genellikle somut bir sonuç veya ürün vardır.
Yaygın Hatalar ve Doğruları:
Hatalı Cümle: I do a cake for my friend. (Arkadaşım için kek yapıyorum.)
Doğru Cümle: I make a cake for my friend. (Arkadaşım için kek yapıyorum.)
Açıklama: Kek yeni bir şey yaratmak olduğu için “make” kullanılır.
Hatalı Cümle: She makes her homework. (Ödevini yapıyor.)
Doğru Cümle: She does her homework. (Ödevini yapıyor.)
Açıklama: Ödev bir görev olduğu için “do” kullanılır.
Bazı Yaygın Kullanımlar:
Do: do a favor, do business, do laundry, do dishes, do homework, do research, do exercise, do damage
Make: make a decision, make a mistake, make noise, make progress, make a promise, make friends, make breakfast/lunch/dinner, make money, make a phone call
“Say” mi “Tell” mi? / “Speak” mi “Talk” mu?

Her ikisi de “söylemek” anlamına gelse de, kullanımları farklıdır ve bu fark genellikle bir nesne (kime söylendiği) olup olmamasına bağlıdır.
Say: Genellikle ne söylendiğine odaklanır. Kime söylendiği belirtilecekse, genellikle “to” edatıyla birlikte kullanılır.
Tell: Genellikle kime söylendiğine odaklanır ve genellikle kendisinden sonra doğrudan bir kişi veya zamir (object pronoun) alır.
Yaygın Hatalar ve Doğruları:
Hatalı Cümle: He said me a secret. (Bana bir sır söyledi.)
Doğru Cümle: He told me a secret. (Bana bir sır söyledi.)
Açıklama: “Me” bir nesne olduğu için “tell” kullanılır.
Hatalı Cümle: She told that she was tired. (Yorgun olduğunu söyledi.)
Doğru Cümle: She said that she was tired. (Yorgun olduğunu söyledi.)
Açıklama: Kime söylendiği belirtilmediği için “say” kullanılır.
Bazı Yaygın Kullanımlar:
Say: say something, say hello, say goodbye, say a prayer, say “yes/no”
Tell: tell a story, tell a lie, tell the truth, tell a joke, tell the time, tell someone to do something
Şimdi de sıkça karıştırılan diğer iki kelimeye, “Speak” ve “Talk”a göz atalım:
Speak: Daha resmi durumlarda, bir topluluğa konuşurken veya bir dil yeteneğinden bahsederken kullanılır. Tek yönlü bir iletişim söz konusu olabilir.
Talk: Daha samimi, gayri resmi konuşmalar, sohbetler için kullanılır. Genellikle karşılıklı bir iletişim vardır.
Yaygın Hatalar ve Doğruları:
Hatalı Cümle: I want to talk English fluently. (Akıcı bir şekilde İngilizce konuşmak istiyorum.)
Doğru Cümle: I want to speak English fluently. (Akıcı bir şekilde İngilizce konuşmak istiyorum.)
Açıklama: Burada bir dil yeteneğinden bahsedildiği için “speak” daha uygundur.
Hatalı Cümle: The teacher spoke with the students. (Öğretmen öğrencilerle konuştu.)
Doğru Cümle: The teacher talked with the students. (Öğretmen öğrencilerle konuştu.)
Açıklama: Öğrencilerle karşılıklı bir iletişim, sohbet anlamı olduğu için “talk” daha doğal durur.
Hatalı Cümle: Can I say to you for a moment? (Bir an seninle konuşabilir miyim?)
Doğru Cümle: Can I talk to you for a moment? (Bir an seninle konuşabilir miyim?)
Açıklama: Kısa, karşılıklı bir konuşma isteği olduğu için “talk” kullanılır.
Hatalı Cümle: She talked at the conference yesterday. (Dün konferansta konuştu.)
Doğru Cümle: She spoke at the conference yesterday. (Dün konferansta konuştu.)
Açıklama: Konferansta tek yönlü bir sunum yapma anlamı olduğu için “speak” daha uygundur.
Bazı Yaygın Kullanımlar:
Speak: speak a language, speak the truth, speak in public, speak on the phone, speak to an audience
Talk: talk to someone, talk about something, have a talk, talk nonsense, talk loudly/quietly
“Much” mı “Many” mi?

Türkçede “çok” kelimesini her iki durumda da kullanabildiğimiz için, İngilizcede “much” ve “many” ayrımı zorlayıcı olabilir.
Many: Sayılabilen isimlerle (countable nouns) kullanılır. (Tekil ve çoğul halleri olan isimler: kitap – kitaplar)
Much: Sayılamayan isimlerle (uncountable nouns) kullanılır. (Sıvılar, soyut kavramlar, küçük tanecikler: su, bilgi, pirinç)
Yaygın Hatalar ve Doğruları:
Hatalı Cümle: I don’t have much friends. (Çok arkadaşım yok.)
Doğru Cümle: I don’t have many friends. (Çok arkadaşım yok.)
Açıklama: “Friend” sayılabilen bir isim olduğu için “many” kullanılır.
Hatalı Cümle: She has many money. (Çok parası var.)
Doğru Cümle: She has much money. (Çok parası var.)
Açıklama: “Money” İngilizcede sayılamayan bir isim olarak kabul edilir (birimlerini sayabiliriz ama genel kavramı sayılmaz).
Bazı Yaygın Kullanımlar:
Many: many books, many cars, many people, many ideas, many problems
Much: much water, much time, much information, much advice, much fun, much traffic
Artikeller (A, An, The)

Türkçede “bir” kelimesi genellikle sadece sayısal anlamda kullanılırken, İngilizcedeki “a/an” ve “the” artikellerinin çok daha geniş ve belirli kuralları vardır. Türkçede artikel olmadığı için bu konu, en çok zorlanılan noktalardan biridir.
“A/An” (Belirsiz Artikeller – Indefinite Articles): Sayılabilen tekil isimlerin önüne gelerek, o şeyden genel olarak veya ilk kez bahsedildiğini belirtiriz. Sesli harfle başlayan kelimelerden önce “an”, sessiz harfle başlayanlardan önce “a” kullanılır.
“The” (Belirli Artikel – Definite Article): Hem tekil hem de çoğul isimlerle kullanılabilir. Bahsedilen şeyin belirli, bilinen veya daha önce bahsedilmiş bir şey olduğunu gösterir.
Yaygın Hatalar ve Doğruları:
“A/An” Kullanımı
Hatalı Cümle: I need an information. (Bir bilgiye ihtiyacım var.)
Doğru Cümle: I need some information. (Biraz bilgiye ihtiyacım var.)
Açıklama: “Information” sayılamayan bir isimdir, bu yüzden “a/an” ile kullanılmaz. “Some” veya nicelik belirten başka bir ifade (e.g., “a piece of information”) kullanılmalıdır.
Hatalı Cümle: She gave me an advice. (Bana bir tavsiye verdi.)
Doğru Cümle: She gave me some advice. (Bana biraz tavsiye verdi.)
Açıklama: “Advice” da sayılamayan bir isimdir.
“The” Kullanımı
Hatalı Cümle: I like the dogs. (Köpekleri severim.)
(Genel olarak köpekleri sevdiğinizi belirtmek istiyorsanız)
Doğru Cümle: I like dogs. (Köpekleri severim.)
Açıklama: Genel bir kategoriden bahsederken “the” kullanılmaz. “The dogs” belirli köpekler anlamına gelir.
Hatalı Cümle: The life is beautiful. (Hayat güzeldir.)
Doğru Cümle: Life is beautiful. (Hayat güzeldir.)
Açıklama: “Life” gibi genel, soyut kavramlardan bahsederken “the” kullanılmaz.
Hatalı Cümle: Can you close door please? (Kapıyı kapatır mısın lütfen?)
Doğru Cümle: Can you close the door please? (Kapıyı kapatır mısın lütfen?)
Açıklama: Konuşan ve dinleyen tarafından bilinen, belirli bir kapıdan bahsedildiği için “the” kullanılır.
Artikelin Gerekli Olduğu Yerlerde Kullanılmaması
Hatalı Cümle: I am student. (Ben öğrenciyim.)
Doğru Cümle: I am a student. (Ben bir öğrenciyim.)
Açıklama: Sayılabilen tekil bir meslek belirtilirken “a/an” kullanılır.

Gördüğünüz gibi, İngilizce öğrenirken yapılan bu hatalar oldukça yaygın ve yalnız değilsiniz. Tense kullanımlarındaki inceliklerden, “make/do”, “say/tell”, “much/many” gibi kafa karıştıran kelime ikililerine ve artikel kullanımının püf noktalarına kadar birçok alanda zorlanmak gayet doğal. Önemli olan, bu hataların farkına varmak, kuralları anlamaya çalışmak ve en önemlisi bol bol pratik yapmaktan vazgeçmemektir.
Unutmayın, dil öğrenmek bir maraton gibidir; her yanlışınız, bir sonraki doğru adıma atacağınız basamak taşıdır. Konuşmaktan çekinmeyin, hata yapmaktan korkmayın, çünkü her hatanız size yeni bir şeyler öğretir. Bu yazımızdaki ipuçları ve örnek cümleler, İngilizce yolculuğunuzda size küçük birer pusula görevi görecektir.
Peki, sizin İngilizce öğrenirken en çok zorlandığınız noktalar neler oldu? Ya da bu hataları düzeltmek için uyguladığınız etkili yöntemler var mı? Yorumlarda bizimle paylaşın ve bu öğrenme yolculuğunda birbirimize destek olalım! Ayrıca Yeni Bir Dil Öğrenmek İçin En İyi 10 Uygulama Rehberi yazımıza da göz atmayı unutmayın. İngilizce pratiklerinizde bol şans dileriz!